28 Temmuz 2015 Salı

replika telefonlar ve madde ile kuvvet bilgisi33

replika telefonlar ve madde ile kuvvet bilgisi33

medde kuvvet denklem bilgilerini en güzel bir sekilde yazan replika telefonlar diyorki Zihinsel faaliyet tamamıyla bu algı ve yine dışarıdan alınan^ algıya karşı, algılayan failin reaksiyonu üzerine kuruludur Şimdiki zamanm ya da geçmiş zamamn izlenimlerine bağij olmayan bir fikir yoktur ve fikirlerin birbiriyle zincirlenmesi zilıinsel faaliyetin esası olan sinirsel liflerin zincirlenmesi dolayısıyladır. Ruh, zekâ, [449} fikir, duyum, irade gibi kelimeler asla birer mahiyet, birer cevher ve birer gerçek şey ifade edemezler, ancak canlı maddenin vasıflanm, yetilerini işlevlerini ve daha doğrusu gerçek olan bir maddiyetin hadiseleri üzerine kurulu sonuçları ifade ederler. Felsefe mesleklerinin en büyük hatası gerçek şeyler ve gerçek varlıklar için manasız kelimeler kullanmalan ya da uydurma ve göreli birçok manalara sahip kelimeler sarfetmeleridir. Bu suretle gayet basit olan hadiselere daha sonra düzeltilemeyecek muğlaklıklar ve güçlükler sokuşturmuş olurlar. Bu gibi
muğlaklıklar ve güçlükler hâlâ mevcuttur, hatta tamamıyla yanlış birçok fikirlerin engellemeleriyle çözümlenemez bir hale gelmiştir. Birtakım spritüalistlerin "maddenin düşünmeye muktedir olmadığı" hakkmdaki iddiaları nasıl makul bir esasa dayanılarak kabul edilebilir ve onaylanabilir? Biz bu hususta hiçbir esas ve hiçbir hakikat göremiyoruz. Eğer eğitim ve öğretimimiz dolayısıyla bu tür -spritüalistlere ait- fikirleri tabii görmeye alışmamış [450] olsaydık, şüphesiz şimdi maddenin düşünüp düşünemeyeceği hakkmdaki bu sahrlanmızı hiç de yazmaya gerek görmezdik. Çünkü maddede düşünme niteliği bulunduğu Güneş'in ışığı kadar açık ve nettir. Vaktiyle Lamettrie admda birisi spritüalistlerin bu husustaki sınırlı fikirleriyle alay etmek için "Maddenin düşünüp düşünemeyeceğini sormak, aymyla maddenin saatleri gösterip göstermeyeceğini sormak demektir" demiş. Gerçekten de madde, olduğu gibi itibar edilecek olursa, tabii düşünemediği gibi, saatleri de gösteremez. Fakat gereken şartlar dâhüinde bulunursa, yani düşünebilecek ve saatleri gösterebilecek bir hale girerse, o zaman hem düşünür hem de saatleri gösterir.
"Biliyorum ki ben maddi bir mahlûkum, canlıyım, birtakım organlarım var. Düşünüyorum. Demek ki canlı bir madde düşünebilir ve böyle bir maddede elektrik özelliği vardır" (Büyük Frederic). [451]
Voltairp. mhıı V>ir V>tiiv»ınıiı-ı AÂHioiino V>on7PtirHi. Övle bir
Madde ve Kuvvet / Sadeleştirme
sesi işitilir, faaliyeti anlaşılır ve o makinenin İr beraber kendisi de mahvolur. Aym mukayese Ünden çıkmış diğer birtakım makinelerle de icra . f^areket eden bir buhar makinesi, vakitleri gösteren I r t nasıl bu faaliyetleri sonucunda bir iş meydana lif ^^jj^iarsa, bizim beyin adım verdiğimiz gayet muğlak ve f^*^^Diaddi bileşimlerden oluşan bir makinenin meydana düşüncedir. Bir buhar makinesinin hakiki ^'fesi buhar meydana getirmek ve bir saatin vazifesi ısı 'fesini yükseltmek olmadığı gibi, beyin denilen makinenin j^esi de ısı üretmek veya bulımduğu boşluğım çeperlerini ' rlâk ve kaygan (kaydırma) bir hale koyan serozit (serosite) j^en bir tür sıvı salgılamak değildir. Beyin bu hususta laradğerden ve sinirlerden pek farkhdır. Hiçbir vakit onlar gibi tıaddi şeyler meydana getirmez. Çünkü beyin faaliyetin [452] 0 bir tarzı olan ve gezegenimiz üzerindeki organizma g^iminin son neticesi olan düşüncenin kaynağı ve kökenidir.
Düşüncenin maddi ve belirli bazı hareketlere kesinlikle |ıa^ olduğunu söyledikten sonra, kuvvetin ilelebet mevcrut olduğu ve asla yok edilemeyeceği hakkmdaki meşhur ve pek (01 tekrar ettiğimiz teoriyi burada da haüra getireceğiz.
Bu teori düşüncenin ya da zihinsel faaliyetin de bazen {leltrik kuvveti şeklinde, bazen mekanik kuvvet şeklinde, toı de diğer bir kuvvet şeklinde açığa çıkan tabiattaki genel ta-vetin özel bir tarzmdan ibaret bulunduğu hakkında her şeyi jpaçık gören kimselere ikna edici bir fikir verir.
Bedenimizde daima icra ve beslenme sayesinde sürdürülen maddi mübadeleler, örneğin oduncunun ve gezen bir insarun iasları vasıtasıyla sarfettiği kuvveti kendisine bahşettiği gibi, inlere ve şairlere de düşünmek için [453] sarfettikleri kuvveti tedarik eder. Burada şekil ve sonuç tamamıyla birbirine eşittir, lalnız harekette olan organlarm tabiatları değişir.
Son zamanlarda icra olunan tecrübeler bize öğretti ki, yalmz inorganik tabiattaki tezahürü mütalaa olunan bir kuvvet sinir sisteminin zincirleme fizyolojik süreçlerinde büyük bir rol [ oynayan kuvvetle aym mahiyettedir. Her sinir bir elektrik
Louis Büchner
geçerliliğini yitirmiştir ve sinirlerin de eksenleriylT^^Ü^i^ denilen mahallerinde daimi olan beslenmenin dönüs^^ vasıtasıyla elektrik ürettikleri anlaşılmışbr. Gayet nazik ^ bazı tecrübeler de sinirlerin bir heyecandan ya da fizyolojik edim gerçekleştirdikten sonra kendilerinde mevcut olaj elektriğin azaldığmı veya büsbütün yok olduğunu [45^ gösteriyorlar. Aksine faaliyetsizlik bu sinirlerde elektriğij^ ziyadeleşmesi ve birikmesi sonucunu doğuruyor. Bundan da sinirsel kuvvetin ya da sinirsel faaliyetin elektriğin bir dönüşümünden ibaret olduğu ve meydana gelen fiil iie sarfolunan elektrik arasmda bir denklik bulunduğu anlaşılıyor, Sinir denilen şey tabiatta benzerlerine pek çok rastlanan ve kuvveti atalet halinden çıkarıp faaliyet haline sokmaya yarayan birçok cihazlarm özel bir türünden başka bir şey değildir, Burada sinir içinde meydana gelen kimyasal bir işlemin sonucu olan elektrik sinirsel bir faaliyete dönüşüyor demektir, Bu yüzden bu faaliyet özellikle duyundan ve iradeyi meydana getirmekte olduğu gibi, aşamalı bir surette tekrar tekrar duyumlanarak gelişen her türlü zihinsel faaliyetleri de meydana getirdiği anlaşıldıktan sonra, artık hiç şüpheye yer kalmaz ki, bütün psişik hadiseler de tabiatta kuvvetin asla yok olmadığı kanunu altinda meydana gelmektedirler. Bu ise ancak kendisine tahsis olunacak bir organ vasıtasıyla m gerçekleşebilir ve meydana gelebilir. Yani şu hale göre beyin, kabuk cevherirün hücrelerini birbirine bağlayan sinir lifleri sayesinde düşünceyi veya dışsal etkiler dolayısıyla uyanan fikirleri üreten bir organdır.
Bu sonuca göre Cari Vogt'un bölümümüzün başında zikrolunan benzetmesinde esasen bir hakikatm mevcut bulunduğu anlaşılıyor. Şu kadar ki, bu benzetme gerektiği surette ifade edilememiştir. Bu fikri daha açık bir hale sokmak için;
"Karaciğer ile safra arasında, böbrek ile idrar arasmda ne ilişki varsa, beyin ile düşünce arasmda da o ilişki vardır" dememeli, "karaciğersiz safra, böbreksiz idrar olamadığı gibi beyinsiz de düşünce
sarfında telef oluyorlar. Çünkü hayatlarını muhafaza [jfza'^^jyşünmeye özgü olan organları yoktur. Gayet küçük ftııi^y^'^ak doğanlar {microcephales) gerçekten de az çok ^ istidatlı oluyorlarsa da beyinleri pek az büyüyüp insandan ziyade hayvam andırıyorlar. Onlarm yetileri çoğunlukla zeki bir hayvandan daha aşağıdadır. ^'^"Pek malumdur ki, maddi unsurların fiziksel halleri kesin surette kendilerine ait şartlar ortaya koyabilirler. Bizim ^kâmızm hali de kendi maddi mevcudiyetine tâbidir" (Lotze).
Bu sözü söyleyen Lotze spritüalist filozoflardan birisidir. Kendisinin spritüalizm mesleğine mensup bulunması bu j^lakati telaffuz edebilmesine mani olamamıştır.
Düşünce kendi maddesiyle beraber yok olur.
"Hamlet, meşhur mezarlık sahnesinde şu sözleri [457] söylüyor: Bu kafatası acaba bir kanım adammm kafatası değil midir? Şimdi onun yücelikleri, kanuni hileleri, özellikleri ve her desiseleri acaba nerededir? Niçin şimdi kendisine pis liretini çarpan bu kaba herife tahammül ediyor? Niçin aleyhinde bir 'tahkir ve fena muamele' davası açrmyor? Hani ya lenim zavallı Yorickim! Senin muzipliklerin, senin oyunlarm İSlin şarkılann nerede? O kadar serbest ve herkesi gülmeye mecbur eden neşen nereye gitti? -Oh, her şey bitti, her şey mahvoldu!.." (Shakespeare). [458]replika telefonlar yazdı..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder